Düşük Riski Nedir?

Gebeliğin erken dönemlerinde görülen vajinal kanamalar özellikle gebeliğin 20. haftasından önce meydana geliyorsa bu durum düşük riski veya düşük tehlikesi olarak adlandırılır. Düşük tehdidinin en önemli özelliği rahim ağzında bir açılma veya herhangi bir değişiklik olmamasıdır.

Kanama ile birlikte ağrı yada kramp olmaması tipiktir. Ağrı varlığında olayın bir düşük ile sonuçlanması daha büyük bir olasılıktır.

İlk 3 aylık dönemde vajinal kanama görülmesi çok sık karşılaştığımız bir durumdur.

20 haftadan küçük tüm gebeliklerin yaklaşık %25-30’unda az ya da çok kanama görülür. Bu hastaların yaklaşık yarısında gebelik bir düşük ile sonuçlanırken geri kalan yarısında ise gebelik normal bir şekilde devam eder.

Düşük Tehlikesi Neden Olur?

Gebelikteki düşük riski, çeşitli sebepler sonucunda oluşabilir. Bu sebepler arasında kronik hastalıklar, yaş faktörü, rahim ve rahim ağzı hastalıkları, sigara ve alkol kullanımı, kafein kullanımı, ilaç kullanımı ve daha önce düşük geçirmiş olmak gibi sebepler yer almaktadır. Tiroid ve diyabet hastalıkları gibi kronik hastalıkları olan bireylerde düşük riski artmaktadır. 35 yaşın üzerindeki kadınların düşük yapma riski, genç kadınlara göre daha fazladır. Rahim ağzı hastalıklarında ise rahim ağzının kısa veya zayıf olması durumunda düşük tehlikesi artacaktır. Hamileyken sigara ve alkol kullanımı, sigara ve alkol kullanmayan kadınlara göre düşük yapma riskini oldukça artırır.

TANI:

Erken gebelikte kanama görülmesi, yapılan ultrasonografide bebeğin ve kalp atışlarının görülmesi durumunda düşük tehdidi tanısı konur.

Gebelik testi pozitif olan ya da gebe olduğu kesin olarak bilinen bir kadında kanama olduğunda bu acil bir durumdur ve hastanın zaman kaybetmeden muayene edilmesi gerekir.

Muayenede öncelikle spekulum incelemesi yapılarak kanamanın rahim içinden geldiğinden emin olmak gerekir.

Ayrıca daha önceden ultrason ile gebelik kesesi görülemiş ise erken gebelikte görülen diğer kanama nedenleri de mutlaka araştırılmalıdır. Bu nedenlerden en önemlisi dış gebeliktir.

Düşük Tehditi durumunda kanamanın miktarı genelde çok fazla değildir. Rengi parlak kırmızıdan koyu kahverengiye kadar değişebilir. Kanamanın renginin kırmızı olması aktif taze bir kanamayı düşündürüken, koyu renkli kanamalar daha erken dönemde olmuş ve büyük olasıkla kesilmiş olan kanamaların belirtisi olarak kabul edilir.

Kanamanın rengi ne kadar parlak, miktarı ne kadar fazla ise gebeliğin bir düşük ile sonuçlanması olasılığı o kadar yüksektir.

 

TEDAVİ:

Düşük tehdidi durumunda fazla tedavi alternatifi yoktur. Yapılabilecek en uygun davranış aktivite kısıtlamasıdır.

Hafif ve koyu renkli kanama durumunda genellikle ağır fiziksel aktivite kısıtlaması yeterli olur. Kişi günü genelde yatakta dinlenerek geçirmeli, eğer çalışıyorsa kanama tamamen kesilene kadar çalışmaya ara verilmesi gerekebilir.

Kanamanın daha şiddetli olduğu durumlarda ise kesin yatak istirahati gereklidir. Böyle bir durumda kişinin hastaneye yatırılarak izlenmesi daha uygun olur. Hasta yemek yemek ve tuvalate gitmek için dahi yataktan çıkmaz. Tüm ihtiyaçlarını yatakta giderir.

Gebelikleri normal olarak devam eden düşük tehdidi olgularında kanamanın nedeni tam olarak bilinmez. Ancak büyük bir olasılıkla bebekte bir kromozom bozukluğu yoktur. Kanamanın olası nedenleri arasında gebelik ürününün rahim içi dokuya yerleşmesi ya da plasentanın gelişiminin bir sonucu olduğu ileri sürülmektedir.

Erken gebelik döneminde vajinal kanama görülmesi durumunda en sık başvurulan tedavi yöntemlerinden birisi progesteron hormonu verilmesidir. Bu tedavi yaklaşımının nedeni bilinmeyen düşük tehdidinde etkinliği konusunda hiçbir bilimesel veri ve kanıt yoktur. Progesteron sadece bu hormonun eksik olduğu bilinen ve buna bağlı düşük öyküsü olanlarda ya da progesteron eksikliği açısından yüksek risk altında olanlarda kullanılmalıdır. Bu hasta grubuna en güzel örnek tüp bebek uygulamaları sonrası hamile kalan kadınlardır. Bu hastalarda gebeliğin 10-12. haftasına kadar progesteron desteği yapılır.

Düşük ile sonuçlanacak olan bir gebeliği herhangi bir tedavi ile durdurmak mümkün değildir. Düşüklerin %90’ından fazlasında neden o bebeğe ait bir kromozom bozukluğu olduğundan bu bebeğin canlılığını devam ettirmesi nerdeyse olanaksızdır. Kanama varlığında progesteron verilmesi gebeliği deva ettirmez sadece düşüğü bir süre geciktirebilir ya da bulgularını maskeleyebilir.

Abortus imminens olgularının yarısında gebelik düşük ile sonuçlanmadan devam edecektir. Öyleyse bu hastalarda kullanılan progesteronun gebelik üzerinde olumlu bir etksinin olması beklenmez. Bir başka deyişle progesteron verilse de verilmesede gebelik devam edecektir. Öyleyse progesteron kullanmak için herhangi bir neden yoktur.

Gebelikte Düşük Riski Ne Zaman Geçer?

Düşük riski aslında tamamen ortadan kaldırılamaz. Genelde düşüklerin %80’i ilk üç aylık dönemde gerçekleşir. Gebeliğin ilk üç ayı, 0-13 hafta arası kabul edilmektedir Bu süreden sonraki dönemlerde düşük riskleri azalmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, gebelik düzenli kontrol ve dikkatli olmayı gerektiren bir süreçtir. Anne adayının gebelik döneminde dinlenmeye özen göstermesi, beslenme düzenine ve uyku düzenine oldukça dikkat etmesi gerekmektedir. Bu sebeple her zaman dikkatli olmak ve olası acil durumlarda doktorunuza başvurmanız sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından gerekli bir durumdur.